Mustafa Kemal Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nun başını hepimiz ezbere biliriz:
“Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun!”
Kimi zaman siyasi tartışmaların en fazla hatırlanan “Ne mutlu Türküm diyene” cümlesi de 10. Yıl Nutku’nun son cümlesidir.
Bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün kaleme aldığı 10. Yıl Nutku’nun ilk hali böyle bitmez.
Atatürk kendi el yazısıyla kaleme aldığı metnin ilk hali şöyledir:
“Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız!”
Atatürk’ün bir gece çalışarak yazdığı bu metni ilk gören kişi Hikmet Bayur oldu.
Yaşamı boyunca Milli Eğitim Bakanı, Türk Dil Kurumu Başkanı gibi görevlerde bulunan Bayur metni bir solukta okur.
Sadece “Beni hatırlayınız” cümlesine itiraz eder.
Bayur, yıllar sonra anılarını kaleme aldığı kitabında bu cümleye “Adeta bir veda name hissi veriyordu” diyerek itiraz ettiğini yazdı.
Mustafa Kemal Atatürk, Bayur’un itirazını dinledi ve not aldı ama cümle aynı şekilde kaldı.
Ardından Çankaya Köşkü’nde Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nun müsveddesini gören herkes aynı hassasiyeti gösterince Atatürk cümleyi kaldırdı.
Mustafa Kemal Atatürk’ü hatırlamak gibi bir derdimiz olmadı çünkü hiç unutmadık.
Ama unutmamak yetmiyor işte. Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in iyi yurttaşların ellerinde yükseleceğine inanıyordu.
Mesela vergisini tam ödeyene enayi gözüyle bakarak, tapu işleminde daha az harç ödemek için düşük rayiç bedellerini kullanarak, öğretmeninden çocuğumuzun eksiklerini değil başarılarını anlatmasını beklerken, eksik bıraktıklarımız olduğunu ne zaman anlayacağız?
Keşke Mustafa Kemal Atatürk’ü andığımız kadar çok anlayabilmiş olsaydık…