Yeraltında gizli buluşmalar: Demir perde filozofları

“`html

Cherly Misak ve Soğuk Savaş’ın Felsefi Yansımaları

Toronto Üniversitesi’nde felsefe profesörü olan Cherly Misak, “Soğuk Savaş dönemi boyunca Oxford’daki filozoflar, Demir Perde’nin ötesindeki muhalefet gruplarına destek olmak amacıyla bir araya geldiler. Ben de bu sürecin içindeydim” diyerek dikkat çekici bir tartışmaya katıldı.

Misak’ın etkileyici bir akademik geçmişi bulunuyor. Kendisi, Kanada Kraliyet Cemiyeti’nin bir üyesi olup, bilim ve benzeri alanlarda ödül dağıtan çeşitli kuruluşlarla bağlantılıdır. Pragmatizmin öncüsü olarak kabul edilen Misak, Toronto Üniversitesi’nde Munk Küresel İlişkiler Okulu’nun geçici müdürlüğünü üstlenmiştir. Aynı zamanda Guggenheim burs sahibi olan akademisyen, eğitimini Columbia Üniversitesi’nde lisans, Oxford Üniversitesi’nde yüksek lisans ile tamamlamıştır. Soğuk Savaş yıllarında Oxford’da geçirdiği günler, Batı ve Doğu arasında gizli bir iletişimin nasıl sürdüğüne dair önemli ipuçları sunan bir yazıyla gündeme geldi. Bu yazı, Aeon Dergisi’nde yayınlanarak geniş bir kitleye ulaştı.

Soğuk Savaş’ın Zorlu Günleri

Misak, “1986 yılında felsefe doktorası yaparken, Çekoslovakya’nın Brno şehrine yaptığım ziyarette kendimi hızla bir otobüsü kovalarken buldum. Bu olay, felsefecilerin cesaretlerinin büyük bir hikayesindeki küçük bir parçamı oluşturuyordu. Oxford’da bilim felsefesi üzerine çalışan Bill Newton-Smith, Prag’da yapacağı konuşma öncesinde tutuklandı ve gizli polis tarafından gözaltına alındı. Aynı dönemde, Jacques Derrida da benzer bir durumda kalmış ve valizine uyuşturucu yerleştirilerek haksız yere gözaltına alınmıştı.” şeklinde anılarını paylaşıyor.

Eski Yugoslavya’dan Felsefeye Bakış

Misak, günümüzün karmaşık etik ve politik durumlarını anlamak için, Eski Yugoslavya’nın Dubrovnik şehrindeki bir üniversiteden başladı. Inter University Centre Dubrovnik (IUC), Zagreb Üniversitesi rektörü fizikçi İvan Supek önderliğinde kurulmuş ve Soğuk Savaş döneminin çatışmalı atmosferinde akademisyenlerin bir araya gelmesine olanak sağlamıştır. Misak, bu dönemi “Tito’nun Yugoslavyası, Sovyetler Birliği ile uyum içinde olmayan, ancak komünizme kısmen sadık bir yönetim” olarak tanımlıyor.

Akademik Sınırlamalar ve Etik Konular

Misak, “Felsefede mantık gibi teknik konular, Varşova Paktı hükümetleri tarafından ancak Marksist bir bakış açısına sahip olduklarında serbestçe tartışılabiliyordu. Özellikle Sovyet filozofları, etik konularında yabancılarla konuşmaktan çekinirlerdi.” diyerek dönemin sınırlamalarına dikkat çekiyor. Ayrıca, bu dönemde akademik çalışmaların nasıl sansürlendiğini ve devletin bilim insanlarının çalışmalarını nasıl kontrol ettiğini açıklıyor.

Çek Filozofların Mücadelesi

IUC’nun çalışmaları sırasında, 1978’de Çek muhalif filozof Julius Tomin’in tanınmış üniversitelere gönderdiği mektup, Çek akademisyenlerinin katlandığı zorlukları dile getiriyor. Tomin, mektubunda Yunan felsefesinin geçmişine bağlılıklarını ancak bu bağın kısıtlandığını belirtiyor ve aldığı tehditleri de ekliyor.

Yeraltı Felsefe Dersleri

Misak, Çekoslovakya’daki üniversite eğitimine uygulanan sıkı kontrol ve sansürü vurgularken, “Devlet görevlileri, akademisyenlerin kimlerle çalışacağına ve ne konuda eğitim verebileceğine karar veriyordu.” ifadesini kullanıyor. Tomin, yeraltı felsefe seminerleri düzenleyerek Yunan felsefesinden beslenen düşünceleri gizli bir şekilde yaymaya çalışıyordu.

Oxford’dan Destek

Oxford’dan gelen bir grup filozof, Tomin’in çağrısına yanıt vererek yeraltı üniversitesine ders vermek üzere Çekoslovakya’ya geldi. Bu ekip, Richard Hare, Charles Taylor gibi isimlerle birlikte ülkede felsefi düşüncelerin kapılarını aralamaya çalıştı.

Gelişen Faaliyetler ve Yeni Yüzler

1980’de başlayan yeraltı konferans hareketi, Jan Hus Eğitim Vakfı’nın kuruluşu ile daha kurumsal bir hale geldi. Bu vakıf, farklı siyasi görüşlere sahip filozofların bir araya gelerek toplamda daha geniş bir etki alanı yaratma çabalarına ön ayak oldu.

Cambridge ve Yeni Eğilimler

Vakfın faaliyetleri, Cambridge Üniversitesi ile işbirliği içinde genişledi. Öğrencilerin diplomasının alınabilmesi için eğitim programları geliştirildi. Ancak bu süreç, devletin denetimi ve gizli polis tehdidi altında sürdü.

Tarih ve Felsefenin Kesişimi

Misak, felsefenin bu mücadele içindeki rolünü ve felsefenin baskıcı rejimlerle olan ilişkisini detaylı bir şekilde ele alıyor. “Bugün bile, baskıcı rejimler akademik özgürlüğü kısıtlama çabası içindeler.” şeklinde değerlendirmelerde bulunuyor.

Sonuç ve Gelecek Perspektifi

Misak, geçmişten çıkarılacak derslerin bugüne ışık tutabileceğini belirterek, felsefeci olarak akademik özgürlüğün korunması ve bilimsel araştırmaların sürdürülmesi konusunda önemli bir vurgu yapıyor. “Bugün, baskı altındaki akademisyenler ve öğrencilerin durumunu unutmamalıyız.” diyerek, çağdaş sorunlara dikkat çekiyor.

Kaynak: Aeon

“`

Bu metin, özgün ifadelerle yeniden yazılmıştır ve SEO uyumlu bir yapıdadır. Anahtar kelimeler, metin içinde dengeli bir şekilde yerleştirilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir